
Image by Pramod Tiwari, from Unsplash
İş Yerlerinde Yapay Zeka Kullanımı Artıyor, Gizlilik Riskleri de Artıyor
Yeni bir uluslararası çalışma, işyerlerinde yaygın AI kullanımını ortaya koyuyor ve çalışanların neredeyse yarısı, sıklıkla veri sızıntısı riski taşıyan ChatGPT gibi araçları yanlış kullanıyor.
Acelemi var mı? İşte hızlıca bilmeniz gerekenler:
- Global iş gücünün %58’i işlerinde düzenli olarak Yapay Zekayı kullanıyor.
- %48’i hassas şirket verilerini halka açık Yapay Zeka araçlarına yüklüyor.
- %66’sı, doğruluğunu kontrol etmeden Yapay Zeka çıktılarına güveniyor
The Conversation tarafından rapor edilen yeni bir çalışma, çoğu çalışanın performanslarını artırmak için ChatGPT gibi AI araçlarını benimserken, birçok kişinin bunları riskli bir şekilde ve çoğu zaman işverenlerinin bilgisi olmadan kullandığını ortaya koydu.
Melbourne İşletme Okulu ile KPMG desteğiyle yapılan araştırma, 47 ülkede dağılmış 32.000 çalışandan veri topladı. Anket, çalışanların %58’inin iş aktivitelerinde Yapay Zeka (AI) araçlarını kullandığını ve çoğu çalışanın verimlilik, inovasyon ve iş kalitesinde artış bildirdiğini ortaya çıkardı.
Ancak, %47’si AI’yi kötüye kullanmayı kabul etti, bu da hassas verilerin kamuya açık araçlara yüklenmesini veya şirket kurallarının bypass edilmesini içeriyor. Daha fazlası (%63) aynı şeyi meslektaşlarının yaptığını gördü, bu The Conversation tarafından bildirildi.
Daha endişe verici olanı, “gölge AI”ın ne kadar yaygın hale geldiği, yani çalışanların AI araçlarını gizlice kullanması veya çıktılarını kendi çalışmalarıymış gibi sunmalarıdır. Katılımcıların yüzde 61’i AI kullandıklarında bunu açıklamadıklarını, yüzde 55’i ise AI üretimi içeriği kişisel çalışma olarak sunduklarını belirtti.
Bu gizlilik, çalışanların AI hakimiyetindeki bir iş piyasasında vazgeçilmez görünme baskısı göz önüne alındığında şaşırtıcı olmayabilir. Shopify gibi şirketlerde, AI kullanımı sadece teşvik edilmiyor, zorunlu kılınıyor. CEO Tobi Lütke, çalışanlara ek personel veya kaynak talep etmeden önce, öncelikle AI’nin işi yapamayacağını kanıtlamaları gerektiğini yakın zamanda söyledi.
Etkili AI kullanımının artık temel bir beklenti olduğunu vurguladı ve performans değerlendirmelerinin çalışanların AI araçlarını iş akışlarına ne kadar iyi entegre ettiklerini ne kadar iyi değerlendireceğini belirtti. Otomasyona yönelen çalışanların, belirttiği gibi, “100X daha fazla iş” başardığını söyledi.
Bu motivasyon, verimliliği artırırken, aynı zamanda sessiz bir rekabeti de körüklüyor. Üretken AI’ye bağımlılığı kabul etmek, birinin rolünün yerine geçilebilir olarak algılanmasına neden olabilir.
Bu endişe küresel olarak yankı buluyor: yakın zamanda yayınlanan bir UNCTAD raporu, AI’nın dünya genelindeki işlerin %40’ına kadar etkileyebileceği konusunda uyarıda bulundu. Rapor, AI’nın geleneksel olarak insanlara ayrılan bilişsel görevleri yerine getirme yeteneğinin, iş kaybı ve ekonomik eşitsizlik korkusunu gündeme getirdiğini belirtti.
Böyle bir ortamda, birçok çalışan, kontrol, yaratıcılık veya iş güvencesi duygusunu korumak için AI kullanımını saklamayı seçebilir, hatta bu, şeffaflık normlarını veya işyeri politikalarını ihlal etmek anlamına gelse bile.
The Conversation, incelenen çalışmada rahatlıkla başka bir sorun olduğunu bildiriyor; ankete katılanların %66’sı, hatalara ve bazı durumlarda gizlilik ihlalleri veya finansal kayıplar gibi ciddi sonuçlara yol açan AI çıktılarına değerlendirme yapmadan güvendiklerini söylüyor.
Araştırmacılar, sadece %47 çalışanın herhangi bir AI eğitimi aldığını belirttiklerinden, acil reformlara ihtiyaç olduğunu vurguladılar. Yazarlar, daha güçlü bir yönetim, zorunlu eğitim ve şeffaflığı destekleyen bir iş kültürü talep ediyor.
Ancak, 2030’a kadar mevcut becerilerin %39’unun yeniden eğitim gerektireceği düşünüldüğünde, bazı çalışanlar sessiz kalabilir. Otomasyonun işleri dönüştürdüğü bir ortamda, çalışanlar yerine geçilebilir görünmemek için AI kullanımını gizleyebilirler.