
Image by pikisuperstar, from Unsplash
Doomscroll Yapan Kişiler Genellikle Sahte Haberlere Daha Çok İnanma Eğilimindedirler
Eğer kendinizi sık sık sonsuzca kaydırırken buluyorsanız, yanıltıcı bilgilere daha yatkın olabilirsiniz.
Acele mi ediyorsunuz? İşte hızlıca bilmeniz gerekenler:
- Ağır sosyal medya kullanıcıları sahte haberlere daha fazla inanma eğilimindedir.
- Ağır sosyal medya kullanıcıları sahte başlıkları daha sık tıkladı, beğendi ve paylaştı.
- Araştırmacılar, platformların savunmasız kullanıcıları belirlemek ve korumak için harekete geçmelerini öneriyor.
Sosyal medyayı takıntılı bir şekilde kullanan kişilerin, sahte haberlere önemli ölçüde daha fazla güvendiği, bu haberlerle ilgilendiği ve bunları yaydığı, yeni bir araştırmaya göre ortaya çıkmıştır.
Araştırma, gerçek ve sahte haber hikayelerinin bir karışımını sosyal medya gönderileri olarak formatlanmış şekilde gösterilen 189 genç yetişkini kapsıyordu. Katılımcılar, her hikayenin ne kadar güvenilir olduğunu değerlendirdi ve bir gönderiyle etkileşime geçme olasılıklarını tıklama, beğenme, yorum yapma veya paylaşma yoluyla belirttiler.
Araştırma, hem gerçek haberleri hem de sahte haber hikayelerini sosyal medya gönderileri olarak formatlanmış şekilde 189 genç yetişkine sundu. Katılımcılar, her bir hikayenin güvenilirliğini, bir gönderiyle etkileşime geçme isteklilikleriyle birlikte değerlendirdiler; tıklama, beğenme, yorum yapma veya paylaşma yoluyla.
Araştırma sonuçları, günlük yaşamı bozan aşırı ve zorlayıcı davranışları içeren sorunlu sosyal medya kullanımını sergileyen bireylerin sahte haberlere inanma konusunda daha fazla hassasiyet gösterdiğini ortaya koydu.
Bu katılımcılar ayrıca sahte haber içeriğiyle etkileşime girmeye daha fazla eğilimliydi. Genel olarak, ağır sosyal medya alışkanlıklarına sahip olan insanlar, doğruluğuna bakılmaksızın tüm haber içerikleriyle etkileşimde daha aktif oluyorlardı.
Sorunlu sosyal medya kullanımı, sosyal medyaya bağlı bağımlılık benzeri davranışları ifade eder. Etkilenen kişiler, hesaplarına erişemediklerinde genellikle endişeli veya huzursuz hissederler. Ayrıca, sosyal medyayı, refahları üzerinde zararlı etkileri olmasına rağmen aşırı şekilde kullanma eğiliminde olurlar.
Araştırmacılar, bu bulguların, sahte haberlerin hızla çevrimiçi yayıldığı ve her şeyden, halk sağlığından demokratik süreçlere kadar her şeyi etkilediği bir dönemde özellikle endişe verici olduğunu savunuyor.
Araştırma, kullanıcıların yanıltıcı bilgileri tespit etmelerine yardımcı olmak için dijital okuryazarlık eğitiminin geliştirilmesini savunuyor. Araştırmacılar, sosyal medya şirketlerinin savunmasız kullanıcıları tespit etmek için tanımlama sistemleri uygulaması ve ardından yanıltıcı bilgilere erişimlerini sınırlaması gerektiğini öne sürüyor.
Ayrıca, araştırmacılar, ruh sağlığı profesyonellerinin tedavi stratejilerinde sosyal medya bağımlılığına öncelik vermesi gerektiğini belirtiyor.
Ancak, bu tür bir adım, sosyal medya platformlarının ekonomik olarak kullanıcı etkileşimini en üst düzeye çıkarma üzerine kurulu olduğu ve sahte haberlerin genellikle en yüksek etkileşimi sağladığı göz önüne alındığında, pek olası görünmüyor.
Bu çalışma üniversite öğrencileri üzerine odaklansa da, tüm yaş gruplarına genelleştirilemez, ancak kompulsif sosyal medya davranışı ve sahte haberlere inanma arasında güçlü bir bağ olduğunu vurgular. Ancak, nedensellik ilişkisini onaylamaz.
Uzmanlar, düzenli olarak sosyal medyadan ara verilmesini ve paylaşmadan önce kaynakların kontrol edilmesini öneriyor. Saatlerce aklı başında olmadan sosyal medyada dolaşırken dramatik başlıklara tepki veren kişiler, yanıltıcı bilgileri kabul etmeye daha yatkın hale geliyor.